Injuria ile hukuk sohbetimizden - Av. Sibel ÖZTÜRK

Röportaj Linki: http://www.injuria.az/news/sibel-Ozturk-ile-musahibe 

Red.:Merhaba avukat hanım, röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz!

S.Ö.:Merhaba, nazik davetiniz için ben sizlere teşekkür ediyorum.

Red.:Lütfen kendinizden ve eğitiminizden bahsedin. 

S.Ö.:İzmir'de dünyaya geldim. İlk, orta ve lise öğrenimimi İzmir'de tamamladım. İzmir Kız Lisesi'nden derece ile mezun olmamın akabinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandım ve 2016 yılında fakülteden yüksek onur öğrencisi olarak mezun oldum.

Ardından Türkiye'nin tanınmış ve önde gelen iki hukuk bürosunda avukatlık stajımı tamamlayıp merkezi Ankara'da olan kendi hukuk büromu kurarak, mesleki faaliyetime başladım. Bugün, Ankara Barosu'na kayıtlı bir avukat olarak; adaletin en yüce erdem olduğu inancıyla müvekkillerime danışmanlık ve dava alanlarında profesyonel hukuk hizmeti vermeye devam etmekteyim.

Bununla birlikte Hacettepe Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programı'nda, İdare ve Ceza Hukuku alanında lisansüstü eğitimimi sürdürmekteyim. Yüksek Lisans tez çalışmam, "Rekabet Hukukunda Uygulanan İdari Para Cezaları" konusuna ilişkindir.

Eğitim hayatım boyunca aldığım pek çok ödül ve üstün başarı belgesinin yanı sıra sosyal faaliyetlerde de aktif rol üstlendim. Bu kapsamda ELSA-Avrupa Genç Hukukçular Derneği (The European Law Students' Association)- Ankara şubesi Yönetim Kurulu üyeliği, Denetleme ve Danışma Kurulları üyeliği görevlerinde bulundum.

2015 yılında ELSA Ukrayna - Odessa tarafından düzenlenen "Maritime Law: Dispute Resolution" konulu uluslararası yaz okuluna katılarak eğitimimi tamamladım ve sertifika almaya hak kazandım. Yine üniversite yaşamım boyunca Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sermaye Piyasası Kurulu ve Türkiye Barolar Birliği'nin eğitimlerine katılım göstererek, bu eğitimlere ilişkin başarı belgeleri ile sertifikalar aldım.

Halen Ankara Barosu- Parlamento ile İlişkiler Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yürütmekteyim. Müvekkillerime Türkçe ve İngilizce dillerinde profesyonel hukuk hizmeti sunmaktayım.

Red.:Şu anda hangi hukuk alanında çalışıyorsunuz?

S.Ö.: Bu sorunuzu, ilk kez ünlü Roma Hukukçusu Ulpianus tarafından yapılan Kamu Hukuku (jus publicum)-Özel Hukuk (jus privatum) ayrımı temelinde yanıtlamak isterim.

İş yoğunluğum ve çalışmalarımın önemli bir kısmı kamu hukuku alanına ilişkindir. Bu kapsamda ağırlıklı olarak Ceza Hukuku, İdare Hukuku, İdari Yaptırımlar Hukuku, Rekabet Hukuku, Enerji Hukuku, Kamu Özel Ortaklıkları, Kişisel Verilerin Korunması ve Bilişim Hukuku alanlarında çalışmaktayım.

Bunun dışında, Ankara'daki hukuk büromuz ve İstanbul ve İzmir'deki partner bürolarımız ile müvekkillerimize Aile ve Miras Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Uluslararası Ticaret Hukuku başta olmak üzere hukukun diğer alanlarında profesyonel hukuk hizmeti sunmaktayız. Ayrıca değerli akademisyenlerimizin hukuki katkı ve destekleri, müvekkillerimize sunduğumuz hizmetler ve hukuk yolculuğumuzda yolumuza ışık tutmaktadır.

Red.:Kamu hukuku nedir, hangi prensiplerle çalışır ?

S.Ö.: Öncelikle belirtmek gerekir ki hukukun, kamu hukuku ve özel hukuk şeklinde ikiye ayrılmasının kökleri Roma Hukuku'na dayanmakta olup; bireyler arasındaki ilişkilerde özel hukuk kuralları uygulanırken, bireyin devletle olan ilişkilerinde kamu hukuku kuralları uygulama alanı bulur. Kamu hukukunun kapsamı bununla sınırlı olmayıp devlet, devletin kuruluşu ve organları, idare, idarenin faaliyetleri ile devletler arasındaki münasebetler kamu hukukunun konusu içerisinde yer almaktadır. Özel hukuk alanında hâkim olan ilke, irade özerkliği ve sözleşme serbestisi iken; kamu hukukunda hâkim olan ilke, çerçevesini kamu yararının çizdiği egemenlik ilkesidir.

Kamu hukuku ve özel hukuk ayrımında çeşitli kriterler kullanılmaktadır. Bunların başlıcalarını egemenlik kriteri, çıkar kriteri, irade özgürlüğü kriteri teşkil etmektedir. Bunlara kısaca değinmekte fayda görüyorum.

Egemenlik kriterine göre bir hukuki ilişkide taraflar arasında eşitlik varsa bu, özel hukuku ilgilendirmektedir. Taraflardan biri üstün konumda ise kamu hukuku işlemi söz konusudur. Örneğin ev sahibi ile kiracı arasındaki ilişki, taraflar bu ilişkide eşit konumda olduklarından özel hukuk işlemi olarak nitelendirilirken; devlet ile vergi mükellefi arasındaki ilişkide devlet üstün konumda olduğu için bu ilişki kamu hukukunu ilgilendirir.

Çıkar kriterine göre korunan çıkarın niteliğine bakılarak konunun özel hukuk kapsamında mı kamu hukuku kapsamında mı olduğuna karar verilir. Buna göre, toplumun genel çıkarını ilgilendiren bir durum söz konusu ise kamu hukuku, bireyin özel çıkarını ilgilendiren bir durum söz konusu ise özel hukuk kuralları uygulanır.

İrade özgürlüğü kriteri bağlamında konuyu değerlendirirsek, kamu hukuku işlemlerinin genellikle emredici nitelikte ve tek yanlı olduğu belirtilmelidir. Oysa özel hukuk alanında taraflar özgür iradeleriyle işlemin içeriğini belirleme imkanına sahiptir.

Kamu hukuku, esasen çeşitli dalları bünyesinde barındıran u?st bir kavramı ifade etmektedir. Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Ceza Hukuku, Yargılama Hukuku, Milletlerarası Hukuk, İcra-İflas Hukuku, Vergi Hukuku, kamu hukukunun dallarını oluşturmaktadır.

Red.:Peki pandemi süreci Türkiye'de avukatlığı nasıl etkiledi ? Ne tür yenilikler getirdi?

S.Ö.: Bütün hayatımızı etkileyen ve kimi zorluklara neden olan pandemi sürecinin, kuşkusuz hukuk dünyası bakımından da önemli etkileri oldu. Bir avukat olarak ben, mesleğimiz açısından bu sürecin ülkemizde pek çok pozitif gelişme ve yeniliği beraberinde getirdiğini düşünmekteyim.

Öncelikle belirtmek gerekir ki günümüz çağı, teknolojinin her geçen gün hızla ve katlanarak ilerleme kaydettiği, yapay zekâ çağıdır. Hukuk ve avukatlık mesleği de teknoloji ile değişmekte ve dönüşmektedir. Bugün için hukuku teknolojiden ayrı düşünmek mümkün değildir.

Pandemi döneminin mesleğimiz açısından en önemli etkisi kanımca teknoloji ile hukuk arasındaki mesafenin yakınlaşması olmuştur. Bu dönemde Türkiye'de UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanımı gelişmiştir. Elektronik imza altyapısına uygun olarak geliştirilen bu sistem ile her türlü yargısal iş ve işlem, elektronik ortamda yürütülmektedir. Keza e-Duruşma sistemi olarak adlandırılan ve avukatların bulundukları yerden online olarak taraf oldukları hukuk mahkemesi duruşmalarına katılmalarını sağlamak için tasarlanmış olan sistem, bu dönemde hayata geçirilmiştir. E-duruşma, bugün itibariyle Türkiye'de 505 mahkemede uygulanmaktadır. Aynı şekilde ceza yargılamalarında, önceden sınırlı şekilde kullanılan SEGBİS'in (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) kullanımı yaygınlaşmıştır.

Bununla birlikte bu dönemde, Türk hukuk sisteminde alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve özelikle arabuluculuk çok büyük gelişme kaydetmiştir. Uyuşmazlıkların, dava yolu ile çözümlenmesi yerine tarafların kendi iradeleri ile uzlaşarak uyuşmazlığa son vermeleri, üstelik bu uyuşmazlığı; mahkeme prosedürüne tabi olmadan, kolay ve esnek şekilde çözebilmeleri arabuluculuğun yaygın ve etkin şekilde kullanımını beraberinde getirmiştir. Değerli meslek üstadım Avukat Yakup ERİKEL' in söylediği gibi bu özellikleri ile "Arabuluculuk, hukukun 5G'si olup, hukuk dünyamız için Apple şirketinin IPhone' u, Mac'i kadar değerli bir üründür."

Arabuluculuk kurumunun bu esnek yapısı sayesinde, çok çeşitli uyuşmazlıklarda taraflar ve vekilleri, görüntülü ve/veya sesli olarak bir araya gelebilmiş ve bu sayede uyuşmazlıklar pandemiden etkilenilmeden çözüme kavuşturulmuştur. Taraf vekillerinin e-imza ile tutanakları imzalamaları neticesinde, taraflar fiziken bir araya gelmeden uyuşmazlıklar çözülmüş ve ilam niteliğinde belge elde edilmiştir.

Dolayısıyla taraflar bu sayede, pandemi sebebiyle adliyelere giriş çıkışın sınırlanmasından, adliye personeli ile hakimlerimizin pandemi koşullarındaki zorlu çalışma ortamlarından kaynaklanan dava-duruşma iş ve işlemlerindeki yavaşlama ve gecikmelerden etkilenmeden uyuşmazlıklarını arabuluculuk yolu ile çözmüşlerdir.

Bu durum, ülkemizde arabuluculuk yönteminde dijital ve online arabuluculuğu bir hukuki hizmet alanı haline getirmiştir. Kurulan online uyuşmazlık çözüm sistemleri, toplumdan ve hukukçulardan büyük iltifat almış ve destek görmüştür. Bu platforma, başarılı bir örnek olarak www.earabulucu.com.tr 'yi sizlerle paylaşmak isterim.

Tüm bunlarla birlikte pandemi sürecinde ülkemizde uygulanan sokağa çıkma yasakları ile hareketlilik sınırlanmış ve konutlarda geçirilen zaman artmıştır. Bu durum ise avukat meslektaşlarımızın çok miktarda kitap okumalarına, kendilerini geliştirmelerine ve yenilemelerine katkı sunmuştur. Yine bu dönemde hukukun farklı alanlarında online eğitim programları, üniversitelerimiz ile barolarımız tarafından meslektaşlarımıza sunulmuştur. Bu da Türkiye'deki hukuk kültürünü ve bilgisini büyük oranda geliştirmiştir.

Red.:Sizce Türkiye'deki nüfus arasında yeterince yasal farkındalık var mı?

S.Ö.: Bu sorunuza alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden ve özelikle arabuluculuktan devam ederek yanıt vermek isterim. Biraz önce ifade ettiğim gibi Türkiye'de hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde, özelikle son 5 yıldır arabuluculuk yolu yoğun olarak kullanılmaktadır. Pandemi döneminde bu yoğunluk daha da artmıştır.

Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk, hukukun pek çok alanında dava şartı haline getirilmiştir. 2018 yılı itibariyle iş hukukunda, 2019 yılı itibariyle ticaret hukuku alanında ve 2020 yılı itibariyle de tüketici hukuku alanlarında, arabuluculuk; dava şartı olarak düzenlenmiştir. Önümüzdeki dönemde de aile hukukunda arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesi düşünülmektedir.

Türkiye'de, iradi ve dava şartı arabuluculuk birlikte değerlendirildiğinde, anlaşma ve başarı oranı %80ler mertebesindedir. Bununla birlikte başarı oranının her geçen gün arttığı görülmektedir. Yani ülkemizde bireyler, hukuk uyuşmazlıklarını büyük oranda alternatif uyuşmazlık çözüm metotları ile, arabuluculukla, çözme yolunu tercih etmektedirler. Zira bu yolun kendilerine hızlı, ekonomik, kolay ve rahat bir ortamda anlaşma imkânı sunduğunu görmektedirler.

Red.: Bu farkındalık nasıl artırılabilir?

S.Ö.: Burada biz avukatlara önemli görevler düşmektedir. Taraf vekili olan avukatlar, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi kapsamındaki görüşmelerde uyuşmazlığın çözümüne bizzat katkı sunmakta ve müvekkilleriyle beraber uyuşmazlığa %100 olarak yakınlaşmaktadırlar. Bu sayede vekil ile müvekkil arasındaki iletişim de tıpkı bileşik kaplarda olduğu gibi birbirini beslemekte ve geliştirmektedir.

Hukuk böylelikle; elektriğin konutlarda, iş yerlerinde, tüm ülkede gezdiği gibi bu yakınlaşma ile ülkenin her tarafında dolaşmak ve yayılmak suretiyle hukuk kültürünü geliştirecek, yasal farkındalık böylelikle artacaktır. Biz hukukçuların, arabulucuların; alanlarında uzmanlaşmaları, bu kapsamda uzmanlık eğitimleri ile standartlarını yükseltmeleri, taraf vekilliği eğitimleri neticesinde farklı bakış açıları kazanarak uyuşmazlıkların çözümüne katkı sunmaları bu açıdan hukuk dünyasına çok önemli katkılar sağlayacaktır.

Red.:Bir avukat olarak kendiniz üzerinde nasıl çalışıyorsunuz? Hedefleriniz ne?

S.Ö.: Bir avukat olarak temel gayem, üstlendiğim tüm konularda müvekkillerime nitelikli avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti sunmak ve sonuç odaklı çalışmalarla müvekkillerimin başarılarına destek olmaktır.

Bu gaye ile müvekkillerimin değişen ihtiyaçlarına uygun ve doğru çözümler üretmek bakımından, hukuki ve sektörel gelişmeleri yakından takip etmekte, ulusal ve uluslararası ölçekte gerçekleştirilen çalışma ve faaliyetlere etkin olarak katılım göstermekteyim.

Ayrıca gelişen teknolojiyle birlikte artık meslekler arasındaki mesafenin çok yakınlaştığını düşünüyorum. Günümüzde branş sahiplerinin yalnızca kendi alanlarıyla ilgili bilgi sahibi olmalarının kendilerine yetmeyeceği kanısındayım. Bu anlamda biz avukatların, mühendisler ile ekonomistler ve iletişimciler ile iş birliği yapmalarının bu anlamda gerekli ve önemli olduğu inancındayım.

Tüm bunların yanı sıra bir avukat olarak günümüzde yaşanan teknolojik gelişmeler, e-Dönüşüm süreci, yapay zekâ çağında hukuk ve avukatlık mesleğinin dönüşümü konularında çalışmalar yapmaktayım.


Red.:Son olarak, Azerbaycanlı okurlarımıza neler söylemek istersiniz?

S.Ö.: Bizler, aralarında kardeşlik bağı bulunan "bir millet ve iki devlet"iz. Kardeşlik ve karşılıklı güven temelinde aramızdaki siyasi, ticari, kültürel, ekonomik ve hukuki iş birliğini artırmak bizleri, birlikte başarılara ulaştıracaktır.

Bu kapsamda bir hukukçu olarak, arabuluculuğun gelişiminde tüm dünya ülkeleri bakımından adeta bir devrim niteliğinde olan Singapur Sözleşmesi'ni burada anmak isterim. 7 Ağustos 2019 tarihinde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 46 devlet tarafından imzalanan Singapur Sözleşmesi ile birlikte, arabuluculuk anlaşmaları uluslararası düzeyde geçerliliğe sahip olmuştur. Ticari alanda, arabuluculuk anlaşmalarının uluslararası geçerliliğe sahip olması, ticari hayatın daha etkin bir şekilde işlemesine ve hukuki güvenin tesisine olanak sağlayacaktır.

Bunu genişlettiğimiz takdirde milyonlarca nüfusa sahip Türk Cumhuriyetleriyle arabuluculuk hukuku çatısı altında, bir araya gelmemiz, ticari ilişkilerimiz başta olmak üzere, tüm hukuki ilişkilerimizi güvence altına alacak ve bu durum, birliğimizin, ortaklığımızın, birlikte refah anlayışımızın daha da güçlendirilmesini ve pekiştirilmesini sağlayacaktır.

Red.:Teklifimizi kabul ettiğiniz için tekrar teşekkürler, röportajımız sona erdi!

S.Ö.: Bu keyifli sohbet için, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor; sağlık ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.